İçeriğe geç

Göbek bağı gömmek batıl mı ?

Göbek Bağı Gömmek Batıl mı? Toplumsal Düzen, İktidar ve Beden Üzerine Siyasi Bir Okuma

Bir siyaset bilimci olarak şunu biliyorum: Güç, yalnızca iktidar kurumlarında değil, insan bedeninde ve kültürel ritüellerde de tezahür eder. Toplumların en mahrem pratiklerinden biri olan göbek bağı gömmek geleneği, ilk bakışta dinsel ya da kültürel bir alışkanlık gibi görünebilir. Ancak bu eylem, aslında iktidarın, aidiyetin ve kimlik inşasının derin izlerini taşır.

Peki, göbek bağı gömmek batıl mı? sorusu gerçekten sadece inanç düzeyinde mi yanıtlanmalı, yoksa bu gelenek, toplumsal düzenin ve iktidar ilişkilerinin yeniden üretildiği bir alana mı işaret ediyor?

Ritüellerin Politik Gücü: Kültürden İktidara

Siyaset teorisinde Michel Foucault’nun çizdiği çerçeveye göre, iktidar yalnızca baskı kuran değil, aynı zamanda “üreten” bir güçtür. Bedenleri, alışkanlıkları, hatta doğumdan itibaren süregelen sembolleri biçimlendirir. Göbek bağı bu anlamda yalnızca biyolojik bir kalıntı değil, iktidarın bedende bıraktığı bir “izdir.”

Bir bebeğin göbek bağını gömmek, tarihsel olarak onun geleceğini yönlendirme çabasıyla ilişkilendirilmiştir: “Okuyacaksa okul bahçesine gömülsün”, “imam olsun diye cami avlusuna gömelim” gibi söylemler, masum bir inançtan çok, çocuğun toplumdaki yerinin önceden belirlenmesi anlamına gelir. Bu noktada, ritüel bir “toplumsal yönlendirme” aracına dönüşür.

Bu bağlamda şu soruyu sormak gerekir: Vatandaş doğar mı, yoksa inşa mı edilir? Eğer göbek bağının nereye gömüleceği, bireyin gelecekteki rolünü şekillendiren bir simgeyse, bu ritüel aslında toplumun kendi ideolojik düzenini yeniden üretme mekanizması haline gelir.

Batıl İnanç mı, Sosyal Kontrol Aracı mı?

Batıl inanç kavramı genellikle “akıl dışı” olarak etiketlenir. Ancak siyaset bilimi açısından bakıldığında, bu tür inançlar çoğu zaman “meşruiyet” üretme aracıdır. Toplum, kendi düzenini sürdürmek için bazı sembolleri kutsar, bazılarını ise dışlar. Göbek bağı gömmek, bu çelişkili alanın tam ortasındadır: Kimi için sevgiyle yapılan bir gelenek, kimine göre ise irrasyonel bir ritüeldir.

Ancak iktidar, bu ayrımı da kendi çıkarına göre şekillendirir. Dini kurumlar, aile yapısı ve yerel yönetimler, bu tür pratiklerin “meşru” ya da “batıl” sayılmasını belirler. Böylece birey, doğumundan itibaren ideolojik bir gözetim altına girer. Göbek bağı, bir çocuğun toplumla ilk temas noktasıdır; gömüldüğü yer ise onun toplumsal aidiyetinin metaforik haritasıdır.

Cinsiyet, Beden ve Güç: Kadınların ve Erkeklerin Anlatısı

Erkek bakışı çoğu zaman göbek bağı gömme ritüelini stratejik bir anlamla yükler. “Erkek çocuk güçlü olsun, toprağa gömelim”, “okuyup adam olsun” gibi ifadeler, ataerkil düzenin devamını sağlayan sembollerdir. Bu söylem, gücü doğadan değil, toplumun ideolojik kurgusundan alır. Erkeklik, burada doğa üzerindeki kontrolle özdeşleşir.

Öte yandan kadın bakışı bu geleneği daha duygusal, katılımcı ve toplumsal bir bağ olarak görür. Göbek bağı gömmek, kadının doğayla kurduğu ilişkiyi, doğurganlığın ve bakımın sürekliliğini temsil eder. Kadınlar için bu eylem, yalnızca çocuğun geleceğine dair bir dilek değil, topluma sessiz bir katılımdır.

Bu iki bakış açısı arasındaki fark, toplumsal cinsiyet rollerinin nasıl ideolojik olarak yeniden üretildiğini açıkça gösterir. Erkekler düzeni “kurar”, kadınlar ise bu düzenin “duygusal temellerini” taşır. Peki, bu durum modern demokrasilerde hâlâ geçerli mi?

Modern Yurttaşlık ve Eski Ritüellerin Direnci

Modern devlet, vatandaşlığın rasyonel temellere dayandığını iddia eder. Ancak birey hâlâ kimliğini semboller üzerinden kurar. Göbek bağı gömmek gibi ritüeller, vatandaşlıkla inanç arasındaki sınırın ne kadar geçirgen olduğunu gösterir.

Bu noktada asıl soru şudur: Eğer bir toplumda bireyin kimliği doğmadan önce ritüellerle şekilleniyorsa, o toplumda özgür iradeden ne kadar söz edilebilir?

Göbek bağı gömmek “batıl” değil, aksine “politik” bir eylemdir. Çünkü bireyin bedeni üzerinden bir anlam, bir yön ve bir kimlik inşa eder. Bu yönüyle, en mahrem gelenekler bile devletin ideolojik kurgusuna eklemlenir.

Sonuç: Toprak, Beden ve İktidarın Sessiz Diyaloğu

Göbek bağı gömmek batıl mı? sorusunun yanıtı, aslında toplumsal yapının aynasıdır. Bu gelenek ne tamamen batıl ne de sadece masumdur; o, güç ilişkilerinin en temel düzeyde —toprakla, bedenle, anneyle ve devletle— buluştuğu noktadır.

Toplumun hafızasında gömülü bu ritüel, bireyin kimliğini toprağa, aidiyetini ise iktidara bağlar. Belki de asıl mesele, göbek bağının nereye gömüldüğü değil; bu eylemin bizi hangi düzene bağladığını sorgulamaktır.

Ve işte o zaman şu provokatif soruyla yüzleşiriz: Göbek bağı toprağa mı gömülüyor, yoksa biz mi sessizce bir ideolojiye gömülüyoruz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
cialisinstagram takipçi satın alelexbet yeni adresiprop money